Ara
Kapat
tr

İzocam, çevre dostu ürünleriyle her türlü yalıtım ihtiyacına çözüm sunuyor

Çevre korumaya katkı sağlayan ürünler geliştiren ve bu konudaki bilinçlenmeyi çok önemseyen İzocam, “sürdürülebilirlik” konusunu en önemli gündem maddelerinden biri olarak görüyor.

Dünyadaki enerji kaynakları giderek tükeniyor, gün geçtikçe artış gösteren sera gazı, küresel ısınmayı tetikleyerek doğanın dengesini bozuyor. Gelecekte daha yaşanabilir bir dünya için enerji kullanımının azaltılması ve var olan kaynakların çok daha verimli bir şekilde kullanılması gerekiyor. Ülkemizde yalıtım sektörünün oluşması ve gelişmesinde öncü bir rol üstlenen İzocam, yalıtım, enerji tasarrufu ve çevre koruma ilişkisinde toplumun farkındalığını artırmaya öncelik veriyor. 

55 yıldır yalıtım sektörüne liderlik eden İzocam için “sürdürülebilirlik” konusunun en önemli gündem maddelerinden biri olduğunu ve uzun yıllardır yalıtımın sürdürülebilirliğe katkısını kamuoyuna anlatmayı ilke edinen İzocam’ın Genel Direktörü Murat Savcı şunları söyledi; “Doğru uygulamalarla yapılan yalıtım sayesinde karbon salımlarını önemli ölçüde azaltarak hem enerji giderlerini azaltmak hem de doğayı korumak mümkün. Bu nedenle, sürdürülebilirlik politikaları ile odağındaki enerji ve çevre konularına hizmet eden ürünler geliştirmek İzocam’ın en önemli görevleri arasında yer alıyor.”


EKB binalarda enerji tasarrufu sağlanmasına büyük katkı sağlayacak

1 Ocak 2020’den itibaren yürürlüğe giren Enerji Kimlik Belgesi (EKB) uygulamasına dikkat çeken ve EKB’nin binaların alım-satımı ve kiralanması sırasında ibraz edilmesi gerektiğini belirten İzocam Genel Direktörü Murat Savcı; “Enerji Kimlik Belgesi orta vadede bizim de çok önemli olduğunu düşündüğümüz binalarda enerji tasarrufu sağlanması konusunda ciddi bir katkı sağlayacak. Eski binalarda belge mevcut duruma göre veriliyor ancak yeni yapılacak veya yapılmakta olan binaların EKB sınıfının en düşük C olması gerekiyor. Bu ancak inşaat sırasında ısı yalıtımı standartlarına uygun olarak tasarlanırsa sağlanabilir. Önümüzdeki dönemde ruhsat için başvuracak olan halen inşaatı devam eden binaların ve yeni inşaatlara başlayacak olan binaların sorumluları bu konuyu mutlaka dikkate almalı ve bu konu ilgili herkesin gündeminde olmalı” dedi.

Düşük karbon ekonomisine geçişte Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı 2017-2023’ün önemini de vurgulayan Murat Savcı, “Kamu binalarında enerji verimliliğinin artırılması için yıllık hedeflerin tanımlanması, Belediyelerin enerji verimliliğine ilişkin fırsatları belirlemesi ve önlemleri uygulaması, bina sektöründe ısı yalıtımı ile enerji verimliliğinin artırılması için son kullanıcıların bilinçlendirilmesi, doğrudan ya da dolaylı olarak desteklenmesi ve yükümlülükler getirilmesi, Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmesine yönelik teknik ve idari kapasitenin geliştirilmesi ve bilinçlendirme çalışmaları yapılarak mevcut binalarda enerji kimlik belgesi sahiplik oranının artırılması, sürdürülebilir yeşil binalar ile yerleşmelerin sertifikalandırılması ve çevresel etkileri kapsayan yeşil sertifika kullanımının yaygınlaştırılması, mevcut durumda yeni ve satın alınacak/kiralanacak binaların C olan asgari enerji performans sınıfının B veya A sınıfına yükseltilebilmesi için yapılacak yatırımların özendirilmesi, bina sahiplerine doğrudan ya da dolaylı destekler sağlanması, enerji verimliliği önlemleri için gerekli yatırımların tasarruflar ile karşılanmasına olanak sağlayan Enerji Performans Sözleşmeleri (EPS) kullanarak kamu binalarında enerji verimliliği yatırımlarının artırılması, KOSGEB tarafından KOBİ’lere uygulanan etüt desteğinin kamu dışındaki belirli büyüklüklerdeki etüt yaptırma zorunluluğu bulunmayan ticari ve hizmet binalarında da uygulanacak şekilde genişletilmesi, enerji verimliliği projelerinin destekler veya düşük faizli kredilerle uygulanmasının yaygınlaştırılması, sektör işbirlikleri ile her bir sanayi alt sektöründeki enerji yoğunluklarının en az %10 oranında azaltılması, verimlilik artırıcı proje uygulama süreçlerinin iyileştirilerek tasarruf potansiyeli yüksek olan projelerin desteklenmesi enerji verimliliği sektörü için önemli kaldıraç vazifesi görecektir” dedi.

İzocam’ın bu kapsamda yapılarda etkin olmayan, eski, konforsuz teknolojilerin yerine yüksek etkinlikte, yeni, konforlu teknoloji içeren, enerji ihtiyacını ve kullanımını en aza indirgemek için çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiğini ifade eden Savcı, en fazla enerji verimliliğine multi konfor binalar ile ulaşıldığını ve kentsel dönüşümün bu çerçevede büyük bir fırsat sunduğunu kaydetti ve şöyle söyledi; “Sıfıra yakın enerjili ev kavramından türemiş ve biyo iklimsel tasarımı hedefleyen, sürdürülebilir, ekolojik, ekonomik ve sosyal etmenleri göz önünde bulunduran “Multi Konfor Binalar”, yüksek enerji tasarrufuyla birlikte azami ısıl konforu sunuyor. Kusursuz akustik ve görsel konfor, kaliteli iç ortam havası, yangın korunumu ve güvenliği sağlayan, hem iç mekânlarda hem de dış mekânlarda son derece esnek tasarım çözümleri barındırabilen Multi Konfor Binalar en az % 90 enerji tasarrufu hedefliyor. Bu binalar, ayrıca Türkiye gibi enerjisinin dörtte üçünden fazlasını ithal etmekte olan ülkelerde dışa bağımlılığı azaltıcı katkılar da sağlıyor.” dedi.

Çok iyi yalıtılmış, yıllık ısıtma ihtiyacı çok düşük yani 15 kWh/m²’yi geçmeyecek şekilde planlanmış dolayısıyla geleneksel ısıtma sistemlerine gereksinim duymayan binalar olarak tanımlanan “Pasif evler kavramından türeyen Multi konfor Binalarda, binanın tüm yüzeyindeki sıcaklıklar birbirine yakın olduğundan ısı farklılıklarından dolayı hava akımı olmuyor. Mekanik havalandırma sistemiyle bina içeresinde iyi hava kalitesi elde ediliyor ve enerji kullanım ihtiyacı 15kWh/m² ile sınırlandırıldığından %90’a varan tasarruf sağlıyor. Ayrıca enerji kullanımının azaldığı oranda CO2 salımları da azalıyor.

BM’ye sunulan Ulusal Katkı Beyanı (NDC) hedeflerine ancak yalıtım ile ulaşılabileceğine de değinen Savcı “Beyanda yeni yapılan konut ve hizmet binalarının Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği’ne uygun şekilde, enerji etkin olarak inşa edilmesinin gerekliliği yer alıyor. Diğer yandan binalarda Enerji Kimlik Belgesi oluşturularak sera gazı salımlarının kontrol altında tutulması ve enerji tüketimlerinin yıllara bağlı olarak azaltılması zorunluluğu da vurgulanıyor. NDC beyanında yeni ve mevcut binaların enerji verimli hale getirilmesinde vergi azaltımı, kredi gibi teşvik kanallarının geliştirilmesi gerekliliği ise bir kez daha hatırlatılıyor. NDC’de yer alan hedeflere ulaşılması için yeşil bina, pasif ev, sıfır enerjili ev tasarımlarının yaygınlaştırılması ile enerji ihtiyacının minimuma indirilmesi önem taşıyor. NDC’nin Binalar ve Kentsel Dönüşüm bölümünde yer alan pasif evlere ulaşılması sadece doğru tasarım ve kalın yalıtım uygulaması ile mümkün olabilir” şeklinde konuştu.

Küresel ısınmanın günümüz de çevre açısından en büyük tehlike olduğunu belirten Savcı,  “günümüzde enerji verimli çevre dostu binaların hem dünyamızın korunması hem de ülke ekonomisi için oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Düşük karbonlu geleceği şimdiden tasarlamamız gerekiyor. Zaten “Türkiye Cumhuriyeti, 1/CP.19 ve 1.CP/20 sayılı kararlar uyarınca, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin (BMİDÇS) 2. maddesinde yer alan temel hedefini sağlamaya yönelik olarak niyet edilen ulusal katkısı (INDC) ve yürütülmesi öngörülen plan politikalar” ve hazırlanmakta olan “Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı”nın çıktıları da bu düşüncemi kanıtlar nitelikte” olduğunu sözlerine ekledi.

Paylaş